Eski yapıların sürdürülebilirliğine ve tarihsel mimarisine katkı sağlayan yeni müdahaleler, çeşitli sebeplerle artık kullanılmayan bu yapıların yeniden hayat bulmalarına imkan tanıyor. Eski yapılara eklentiler yapılması, yıkıp yeniden yapmak yerine; yapıyı günümüze entegre ederek, geçmişin tarihi dokusuyla yaşayan mekanlar oluşturmamıza olanak sağlıyor.
Her geçen gün global ölçekte hızlı değişimlerin meydana geldiği dünyamızda değişimin en güzel örneklerini yapılarda görebilmemiz mümkün. İlk yerleşim yerleri ile günümüzdeki metropol haline gelmiş olan şehirleri karşılaştırmamız bile bizler için değişiminin en büyük göstergesi oluyor.
Mimaride ise bu değişimi eski yapıların dokusunu bozmadan, yapılara yeni tasarımlar ekleyerek gözle görünün hale de getirebiliriz. Son yıllarda sıklıkla uygulanan bu tarzda, eski yapının işlevselliğini arttırılabileceği gibi, eklenti ile yapıya yeni bir işlev de kazandırılabilir. Bu işlevselliği ve ekleri yapıya uygularken dikkat edilmesi gereken en önemli kriter yapının orijinal dokusunun korunmasıdır. Çünkü Yeni – Eski akımı, kentin ve bölgenin kimliği, yapının estetiği ve birleşimidir. Bir caddede veya sokakta ilerlerken, eski yapıların ve binaların arasında dolaşırken hissettiğimiz tarihi dokunun korunması her zaman için öncelik olmalıdır.
ASPEN olarak tarihi yapılarda farklı mimari yöntemler ve teknolojiler kullanılarak, yeni modül ve fonksiyonların renovasyon projeleriyle kentsel yaşamın içine katıldığı mimari yapılardan sizler için bir seçki oluşturduk:
Beyoğlu Belediyesi, Beyoğlu / İstanbul
Mimari Ofis : Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık
Fotoğraf: Cemal Emden
Power Station, Bakü / Azerbaycan
Mimari Ofis : Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık
Fotoğraf: Cemal Emden
Le Grand Louvre, Paris / France
Antwerp Port House, Antwerp / Belgium
Royal Ontario Museum, Toronto / Canada
St Antony’s College / Oxford / United Kingdom
Military History Museum, Dresden / Germany
Kontich City Hall, Kontich / Belgium
Medieval Mile Museum, Kilkenny / Ireland
Kaynakça: www.architecturaldigest.com