Eğitim ve öğretim yöntemlerinin her gün değiştiği ve geliştiği gibi, eğitim yapılarının tasarımları da gelişmeye, yenilenmeye devam eder. Öğretmenlerin hayatlarının büyük bölümünü geçirdikleri işyerleri, öğrencilerin ise en önemli yıllarını geçirdikleri mekanlar olan üniversitelerin tasarımı oldukça önemlidir. Özellikle mimarlık ve tasarım fakültelerinin binalarının yaratıcı ve yenilikçi tasarımlara sahip olması öğrencilerin ve öğretmenlerin ilham verici ve yaratıcı atmosferlerde çalışmasına olanak verir.
ASPEN olarak; bu hafta başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk ve bizlerin yol göstericisi olan tüm öğretmenlerimizin bu özel gününü kutluyoruz ve bu yazıda son yıllarda dikkat çeken üniversite tasarımları inceliyoruz.
Amerika Birleşik Devletleri’nin en önemli mimarlık okullarından biri olan Moody Sanat Merkezi aynı zamanda en dikkat çeken tasarımlardan birine sahip. Ortak çalışmalara olanak veren açık alanlar oluşturmak amacıyla yola çıkan tasarım, üretim, sergi ve çalışma alanlarının farklı noktalardan görülmesine imkân veriyor. Yapıda şeffaf ve geçirgen bir atmosfer oluşturulması için tuğla ve cam malzemeler tamamlayıcı unsur olarak görev alıyor.
Eski kampüs binası yerine Steven Holl Architects tarafından tasarlanan yapı, birbiri üzerine gelişigüzel yerleştirilmiş gibi görünen kutulardan oluşan bir forma sahip. Öğrenciler arasında maksimum etkileşimi ve sosyal dolaşımı sağlamak amacıyla yapılan tasarımda, karşılaşma alanları oluşturulmasına özen gösteriliyor. Rastgele yerleştirilmiş gibi görünen kare pencereler ile doğal ışığın bina çekirdeğine alınması sağlanıyor.
New York kökenli mimarlık ofisi The Roy ve Diana Vagelos tarafından tasarlanan Columbia Üniversitesi’nin tıp ve lisansüstü öğrencilerinin kullandığı merkezi, tasarımıyla dikkat çeken yapılardan biri. Kampüs tasarımına yenilikçi bir bakış açısı getiren tasarımda 14 katlı yapı, merdiven boyunca dağıtılmış çalışma alanları ve sosyal mekanlardan oluşuyor. Cam, çelik ve beton malzemelerin kullanıldığı binada yeni öğretim yöntemlerine elverişli bir ortam yaratılıyor.
The Bloomberg merkezinin en dikkat çekici özelliği, kampüste harcanan enerjinin kampüste üretilmesidir. Yapıyı örten kanopide yer alan güneş pilleri ile enerji üretilmesi, binayı Amerika Birleşik Devletleri’nin en az enerji harcayan yapılarından biri haline getiriyor. Konforlu ve sağlıklı bir ortam oluşturma amacıyla tasarlanan yapının cephesinde güneş ışığından maksimum fayda sağlayacak özellikte alüminyum paneller kullanılıyor. İç mekânda farklı öğrenme metotlarını destekleyecek şekilde esnek ve ortak çalışmalara uygun çalışma alanları, dinlenme odaları ve sosyal alanlar bulunuyor.
İsveç’te yer alan yapının tasarımında bulunduğu konumun kültürel ve tarihi bağlamından ve fiziksel sınırlamalarından yola çıkılıyor. Alanda bulunan yürüme yolları arasına yerleşen okul binasında hareketi teşvik eden ve alana entegre olan bir plan yerleşimi tercih ediliyor. Dairesel formda esnek ve açık iç mekanlar oluşturulan yapının cephelerinde mekâna doğal ışık ve şeffaflık getiren çok sayıda pencere yer alıyor.
Norveç’in en ünlü şehirlerinden biri olan Bergen’de şehrin bilimsel vizyonuna yönelik tasarlanan üniversite binasının enerji, iklim ve teknoloji alanlarında gerçekleşecek yenilikler için bir araç olması planlanıyor. Bütünleşik bir konsept sunan projede yapının yakınındaki kentsel araştırma parkı ile bağ kurması ve yeni bir araştırma kümesi tanımlaması isteniyor. Bu amaçlarla yola çıkan tasarımda erişilebilir bir mekân yaratmak ve bol güneş ışığı alan esnek çalışma alanları oluşturmak amaçlanıyor.
Hollanda’nın Delft şehrinde yer alan üniversite binasının iç mekânında INTEGRA Metal Asma Tavan Sistemleriyle şık, modern ve ferah bir atmosfer oluşturuluyor. Esnek ve şeffaf bir bina tasarlama fikriyle yola çıkan projede, yapıya farklı noktalardan izlenebilen geniş ve etkileyici bir atrium ile giriş yapılıyor. Çalışma alanları ve sosyal alanlar ise görsel temas kurulabilen bir yerleşim sistemi ile alana yerleşiyor.
Günümüzde eğitim yapılarında hem öğretmenler hem de öğrenciler için sağlıklı ve konforlu çalışma & sosyalleşme alanları oluşturmak, bazı tasarım koşullarını sağlamaktan geçiyor. Bu koşulların başında, esnek ve şeffaf iç mekanlar oluşturmak, güneş ışığından daha fazla faydalanmak ve kullanıcılar arasında etkileşimi artırmak geliyor. Bu sayede farklı öğretim metotlarına uyum sağlayabilen, güncel tasarımlar yapılabiliyor.
Kaynaklar
https://www.architecturaldigest.com/story/the-9-best-new-university-buildings-around-the-world
https://www.archdaily.com/896016/15-inspiring-architecture-school-buildings-from-around-the-world
https://www.architectuur.nl/project/hogeschool-inholland-delft/
